Yaşamak, yaratanın bizlere lütfettiği en büyük nimettir. İnsan ne olursa olsun yaşamak ister. Nasıl bir hayat sürerse sürsün ölüm aklına hiç gelmez, ya da insan ölümü hiç aklına getirmek istemez. Hal böyle iken bazı zamanlar ve olaylar, insan hayatının çok basit görüldüğü, ölümün kadın,çocuk, yaşlı demeden herkese her an gelebildiği coğrafyalara, adeta korku filmi izler gibi bakar bir hale büründürür bizleri. İzlediklerimiz bir süre sonra normale döner ve artık acıma hissi bile uyandırmaz içimizde. Bu duyguları yoğun yaşadığımız günlerdeyiz.
Gazzeden söz ediyorum dostlar. Müslümanların zalimin zulmü altında ezildiği, buna karşılık dünyanın geride kalanının sadece seyrettiği Gazzeden. Her gün binlerce çocuğun , bebeğin can verdiği gazzeden. Yaşamanın lüks olduğu, nefes almanın büyük nimet olduğu, zalimin kımıldayan her şeyi acımasızca yok ettiği coğrafya. Gönül dünyamızın kanayan yarası. Göz yaşları içinde, hıçkıra hıçkıra ağlayarak izlediğimiz sahneler karşısında insanlığımızdan utandığımız, şehit kokulu Gazze.
Gazzede zaman durdu adeta. Aylardır süren zulüm, hiç bitmeyecek gibi sürüyor. Kadınlar, çocuklar, hastalar, yaşlılar, yeni doğmuş bebekler hiçbir ayrıma tabi tutulmadan, acımasızca koparılıyor bu dünyadan. Yaşama hakları alınıyor ellerinden. Yaşamak nimet ise, bu nimet herkese eşit dağıtılmalı değil mi? Bu hakkı veren yaratan, bu hakkı almaya kadirdir. Kimsenin zulüm ile bu hakkı almaya yetkisi yoktur.
Zordur Gazzede çocuk olmak. Yemek kuyruğunda ailesi için yemek aldığındaki sevinci, yemek alamadığında duyduğu acı, içmek için temiz suya, ekmeğe olan özlemi yıkıp geçiyor insanlık duvarımızı. Hiçbir şey yapamamak, sadece izlemek kahrediyor bizleri. İnsanlık diye bir şey yok, Müslüman alemi diye bir şey yok, sadece Gazze ve ölüm var.
Bu zulüm ne kadar sürecek? Bütün Gazze yok olana, o coğrafyada tek bir Müslüman kalmayana kadar mı? Boncuk gözleriyle hala gülümsemeye çalışarak, tüm dünyaya şanlı bir direnişin en güzel örneğini gösteren çocukların güneşi sönünceye kadar mı? Anaların,hala yaşamaya devam eden yavrularına sarılarak ağlamaları bitinceye kadar mı? Ne zaman?
Yaşamak kıymetlidir dostlar. Hele de bazı coğrafyalarda. Ancak bazen de ölüm, yaşamaktan çok daha fazla şeyi anlatır bizlere. Ölüm, bazen yeniden doğmaktır, bazen de karşımızdakine verilebilecek en büyük mesajdır.
Gazzeden almamız gereken mesajları alabiliyor muyuz? O mesajları doğru okuyabiliyor muyuz? İnsan olmamızın, hele hele de Müslüman olmamızın o mesajları anlamlandırmamıza katkısı var mı?
Elimizden geleni yapmaya devam dostlar. Boykot etmeye devam. Dua etmeye devam. Bütün çaresizliğimizi yaratanımıza arz etmeye, ona sığınmaya devam. Çivisi çıkmış bu dünyada hayırla yaşamak o kadar zorlaştı ki. Huzur kaf dağının ardına saklandı sanki. Yeni Selahattin’ler bekliyoruz huzuru geri getirecek. Şunu da biliyoruz ki Her devrin bir firavunu varsa, bir de Musa’sı vardır.
Rabbim şerefle yaşatıp, şerefle alsın emanetini. Tıpkı Gazzeliler gibi onurlu bir ölüm nasip etsin duasıyla.
Hayırlı cumalar dostlar.
YAŞAMAK
24 Mayıs 2024, Cuma - 10:40