info @ giresunguncel.com.tr

Geldi rahmet mevsimi. Geldi on bir ayın sultanı. Özlenen, yolları hasretle gözlenen mağfiret, rahmet mevsimi Ramazan. Bu zor günlerde, bir nefes, bir soluklanma fırsatı sundu bizlere. Hoş geldin ey rahmet mevsimi.
Kıymetli dostlar aylardır yolunu gözlediğimiz rahmet ayı geldi nihayet. Gönüllerimize şifa, kanayan yaralarımıza merhem, kederlerle bunalan ruhlarımıza aydınlık sunan bir bahar gibi geldi. Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır buyuran rabbimizin müjdesi olarak geldi. Gelişi uzun zaman aldı, ama gidişi bir o kadar hızlı olacak her yılki gibi. Öyleyse gelin bu iklimden sonuna kadar istifade etmenin yollarını arayalım. Belki ömrümüzün son fırsatıdır kim bilir?
Ramazanı şeriften, bu şerefli aydan en güzel şekilde istifade edebilmek için yapmamız gerekenler var dostlar. Bu yapılması gerekenleri hepimiz biliyoruz ve yapmaya gayret ediyoruz. Bir de yapmamamız gerekenler, yaptığımız takdirde sevabımızı eksiltecek davranışlar var. Bu davranışlardan ne kadar uzak durursak bu rahmet deryasına o kadar çok dalabilir, Rahman olan Allahın rızasına kavuşabiliriz. Gelin şimdi hep birlikte yapılmaması gereken davranışları konuşalım.
Her şeyden önce, eğer oruca mani bir durumumuz yoksa bile bile bu ayı oruçsuz geçirmeyelim. Oruç, nefsi arındıran, Allahın rızasına ulaştıran, fakirin halinden anlamamızı sağlayan bir ibadettir. Kalkandır oruç, kötülüklerden korur mümini. Orucumuz olmadığında, kaçırmış oluruz ömrümüzün en büyük fırsatını.
Orucu sadece midemize tutturmamak gerekir dostlar. Mide yemek yemeden oruç tutarken, dil yalan söylemeden, dedi kodu yapmadan oruç tutmalıdır. Gözler harama bakmadan oruç tutarken, kalp vesveseye düşmeden oruç tutmalıdır. Ellerimiz cömertçe davranarak orucunu tutarken, alınlarımız secdede orucunu tutmalıdır. Ayaklar cemaatle namaza koşarken, diğer azalarımız eşlik etmelidir onlara. Böylece anlamına uygun bir oruç tutulmuş olur.
Ramazan cimriliğin bir kenara bırakılması, cömertliğin doruk noktasına ulaşması gereken bir aydır dostlar. Dayanışma zamanıdır bu rahmet iklimi. Olanın olmayanla paylaştığı, sofrasını ihtiyaç sahiplerine açtığı, fakiri fukarayı koruyup kolladığı güzide zamanlar. Mal biriktirme hırsının ne kadar boş olduğunu deprem afetinde bir kez daha görmedik mi? İnsanların neyi var neyi yoksa saniyeler içinde enkaz altında kalmadı mı? Bu dünyadan götürebileceğimiz tek şeyimiz amellerimiz, iyiliklerimiz, hayır ve hasenatlar değil mi? Hal böyleyken yarın lazım olur düşüncesiyle mal konusunda hırslı davranmamak, paylaşmak gerekmez mi?
Bütün bunların dışında saygısız davranmamamız gereken bir zamanda olduğumuzu unutmamalıyız. Biz oruç tutmuyor olabiliriz. Ancak toplumda oruç tutan insanlar var. bu yüzden sokakta yemek yerken, bir şeyler içerken, insanların bizi görüp rahatsız olmaları konusunda hassas davranmalıyız. Ulu orta yemek içmek, hele de hiçbir mazereti yokken bunu yapmak saygısızlıkların en büyüğüdür.
Haddimizi aşmadan, başka insanlara ve yapılan ibadetlere saygı duyarak en azından hassas davranabiliriz. Yaşadığımız çağda bu kadarı bile büyük bir erdem sayılır oldu.
Etrafımızda olup bitenlere kayıtsız kalmadan, yaralarımızı birlikte sararak, paylaşıp çoğaltarak rahmanın rızasına giden dikenli yolları gül bahçesine dönüştürmeye gayret edelim. Bu ramazan şeytanların değil, Allahın rızasının hayatımızı kuşattığı bir ramazan olsun duasıyla.
Hayırlı ramazanlar, hayırlı cumalar dostlar.