Müminin kurtuluşa ermesi için yaratanın vesile kıldığı iki güzelliktir Ramazan ve Efendimiz. Ramazanın var olması ve efendimizin peygamber olarak gönderilmesi dünya ve ahiret saadetine vesiledir. İki güzel kavram. Efendimiz ve Ramazan.
Kıymetli dostlar, İslam’dan önce Ramazan araplar arasında bilinen on iki aydan birisiydi. Ama herhangi bir önemi yoktu. Diğer aylardan farksız bir aydı. Ne zaman ki Kuran, bu ayda inmeye başladı, Kadir Gecesinin bu ayın son on gününde aranması tavsiye edildi ve oruç farz kılındı, işte o zaman Ramazan müminin hayatındaki en bereketli ay oluverdi. Bu güzelliklerle gelince Ramazan, mümin için büyük bir fırsata dönüştü.
Efendimiz Ramazanı nasıl geçirirdi, bu mübarek ayda neler yapardı dilerseniz bu konuyu konuşalım kıymetli dostlar. Efendimiz Ramazan hazırlıklarına Recep ayından itibaren başlardı. Maddi manevi hazırlık, doruk noktaya ulaşırdı. Her şeyden önce dualarıyla manevi anlamda, kendisini ve ashabını güzelliklerle dolu bu aya hazırlıyordu. Sohbetlerinde Ramazan ayının faziletine geniş yer ayırıyor, ashabında bu konuda farkındalık oluşturuyordu. Çünkü yaklaşan zaman dilimi diğer aylardan çok farklı idi. Bir hadisinde şöyle buyurdu:Kim inanarak ve karşılığını Allahtan umarak Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.
Sahabe bu durumun farkında idi. Çünkü Ramazan yaklaşırken efendimizdeki değişiklikler dışarıdan fark edilebiliyordu. Sevinci, neşesi çevresinde de hissediliyordu. Sahabenin anlattığına göre efendimiz insanların en cömerdi idi. Ramazan yaklaşırken efendimiz sahabenin ifadesiyle cömertlikte esen bir rüzgar gibi olurdu. Fakiri gözeten peygamberimiz, ramazanda bu konuda daha hassas olurdu. Hasta ziyaretlerine daha da özen gösterir, çocuklara olan ilgisi katmerlenirdi. Sosyal hayatında Ramazanın geldiği her haliyle hissedilen efendimiz, ibadet hayatını da hızlandırırdı. Her zaman yaptığı ibadetlerine yeni ibadetler eklerdi.
Ramazan Kuran ayıdır dostlar. Efendimiz bizlere bu konunun en güzel örneği idi. Ramazan ayı girdiğinde bol bol Kuran okur, sahabesine de okumalarını tavsiye ederdi. Her sene Ramazan ayında Cebrail Aleyhisselam ile karşılıklı Kuran okurlardı. Günümüzün mukabele geleneği bu uygulamaya dayanır.
Efendimiz Ramazan ayında sadece Kuran okumazdı. Namazlarına da ayrı bir önem verirdi. Teravih namazlarını bir müddet cemaatle kıldırdıktan sonra, ashabın yoğun ilgisi üzerine farz gibi algılanır düşüncesiyle, kendisi kılmış, böyle yapmalarını ashabına tavsiye etmişti. Vefatından sonra farz gibi algılanma durumu ortadan kalkınca Hz. Ömer cemaatle teravih kılınması uygulamasına devam etmiştir.
Ramazanın her anını değerlendiren efendimiz, bizlere de bu rahmet ayından istifade etmemizi öğütler. Gündüzü oruçla, akşamı iftar ve teravih ile, gecesi sahur ile donatılmış, her dakikası rahmet dolu bir zaman diliminden istifade edememek büyük bir hüsrandır dostlar.
Efendimiz günahları bağışlanmış olduğu halde böyle hazırlıklı bir Ramazan ihya ederken biz, farkında mıyız içinde bulunduğumuz güzelliğin? Farkında olanlarımızın sevap hanelerini dolduracağından hiç şüphemiz yok. Farkında olmak istemeyenlerin kaybı çok büyük olacaktır. Henüz farkedememiş, ama farketmek gayretinde olanlarımız için Ramazanın başında olduğumuzu hatırlatmak isterim. Henüz bu ayı değerlendirmek için fırsatımız var. Rabbim Ramazanı en bereketli şekilde geçirmeyi nasip eylesin duasıyla.
Hayırlı cumalar dostlar.