Kadın, erkeğin tamamlayıcısı,hayat kaynağı,insanlığın var oluş sebebi. Merhametin,şefkatin,gözyaşının anlamını bulduğu, hassas, narin varlık. Allah’u Teala, Hz. Adem’i yarattığında hemen yanına Havva’sını yarattı. Havva hayat veren demektir. İlk yaradılıştan bu güne kadar ademoğulları ile havva kızları tamamladılar birbirlerini. Kadın olmadan erkek hep yarım. Erkek olmadan kadın da anlamsız, yarım. Allah’ın ruhumdan üfürdüm dediği, halifem dediği insanlığın varoluş kaynağı kadın. Efendimizin tarifiyle kadın, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır. Rabbimiz de: Onlar size örtü, siz de onlara örtüsünüz buyurur. Birbirinin eksiğini giderip açığını kapatan bir örtü, muhabbet ve merhametin huzurunu veren,sükuna eriştiren bir eş.
Hz. Peygamberin getirdiği ve öğrettiği din, cinsiyete değil, insana odaklıdır. İnsanlık onuruna saygıyı ve hayatın her alanında adaleti emreder. Adem ile Havva’nın çocukları, Rableri karşısında ırk,dil ve renkleri sayesinde değer kazanamadıkları gibi, cinsiyetleriyle de bir payeye erişemezler. Mevlana’nın dediği gibi, testilerin farklı modellerde olmasına bakarak aldanmamak gerekir. Zira topraktan üretilen testiyi kırınca içinden akan can suyu aynı sudur.
Kadın örfe göre saçı uzun aklı kısa bir varlık, çocuk doğurmakla görevli bir memur, ince işlere aklı yetmeyecek kadar zekası az, ev işlerinden,çocuk bakımından sorumlu, önemli işlere karıştırılmayan bir varlık. Halbuki dinen, kadın insanlığın varlık sebebi, bazen eli öpülesi bir ana, bazen, göz aydınlığı bir evlat, bazen can yoldaşı bir eş, bazen bacı gardaş. Savaşlarda cepheye cephane taşıyan asker, arka planda yaraları saran bir hemşire. Edebiyatta, sanatta, tıp ta sporda,yöneticilikte kendini ispat etmiştir kadınlar. Yapabilecekleri her işi en güzeli ile yapmaya odaklanmış kadınlar,en az erkekler kadar başarı gösterdiler. Hem vatanına milletine faydalı evlatlar yetiştirirken, hem de kariyer basamaklarında bir bir yükseldi kadınlar.
Asıl olan insan olmaktır. Allah’ın verdiği değere layık olmak için insan olmak yeterlidir. Kadın yada erkek olmak bir ölçü değildir. Allah’ın verdiği değeri, toplumlar, örfler, birileri almaya yelteniyor. Halbuki peygamberimiz peygamberliği döneminde bu yanlış algıları silmeye çalıştı. Kadınların efendimiz döneminde kendilerini ifade ettiklerini, sorularını rahatça sorabildiklerini, camiye mescide gidip rahatça ibadetlerini yapabildiklerini, yani insan gibi yaşama hakkına sahip olduklarını görüyoruz. Bu sebeple biz,peygamberimiz döneminde, kendini yetiştirmiş,toplum hayatında önder olmuş, ilim de irfanda toplumu omuzlamış kadınları görüyoruz. İlimde önder Aişe’ler, Fatma Binti Esedler, kervan sahibi, ticaret erbabı Hz.Hatice’ler. İslam nurunun azaldığı dönemlerde, kadın eve hapsedildi. Camiye bile gelemez hale getirildi. Fitne çıkaran, erkekleri ayartan, topluma fitne salan bir varlık haline getirildi. Bu hakkı nereden buluyoruz kıymetli dostlar? Yaratanın verdiği hakkı, insanın verdiği bir lütuf gibi, kadının elinden almaya kalkıştık.
Dünya kadınlar günü yaklaşıyor dostlar. Yine her yerde kadın konuşulacak. Sayfalarca anlatılacak. Sadece konuşulmasa, uygulamaya geçilse bazı şeyler. Hak ettiği değeri yaşasa kadınlar. Bu konudaki zihinsel kalıpları, ön yargıları tek tek yıkabilsek. Peygamber dönemindeki gibi camide, çarşıda, pazarda, hak ettiği her yerde, yapabileceği her işte kadınları yeniden görebilsek. İşte o zaman Peygamber dönemindeki o huzuru,mutluluğu yakalayabiliriz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Hayırlı cumalar dostlar.