Dr. Mehmet Nur AKDOĞAN
DİB Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı
Ramazan ayının ihyası
Hz. Peygamber (s.a.s.), ramazan ayını ihya etmeye azami derecede ehemmiyet göstermiş, ümmetine de bunu tavsiye etmiştir. Bu kapsamda “Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ramazan ayını ihya ederse önceki günahları bağışlanır.” (Buhârî, İman, 37.) buyurarak ramazan ayını her yönüyle bir kazanca dönüştürmeye ümmetini teşvik etmiştir.
Kul, ramazan ayını hakkıyla idrak ve ihya edebilirse bu ayın bereketinden ve manevi veriminden, yılın tamamında istifade etme imkânı elde edecektir. Kul için, sadece geçmiş günahlar değil; yıl içinde işlenmesi muhtemel küçük günahların da bağışlanması adına beyaz bir sayfa açma imkânı doğacaktır. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.s.), şu muştuyu vermektedir: “Kişi büyük günahlardan sakındığı takdirde, beş vakit namaz, bir sonraki cuma namazına kadar cuma namazı ve bir sonraki ramazana kadar ramazan ayı, arada işlenen günahlara kefarettir.” (Müslim, Taharet, 16.)
Ramazan ayını ihya bağlamında Müslümanın yapması güzel olan bazı ameller vardır. Bunların başında Kur’an okumak gelir. Çünkü ramazan, Kur’an ayıdır. Nitekim Peygamber'imiz (s.a.s.), ramazan ayında Kur’an okumaya ihtimam gösterir, Cebrail’e (a.s.) de okurdu. (Buhârî, Savm, 7.) Hatta vefatından önceki ramazan ayında Efendimizin, Hz. Cebrail’e Kur’an’ı baştan sona iki kez okuduğu belirtilir. (İbn Mâce, Sıyâm, 58.) Bir başka rivayette de Cebrail’in (a.s.) de Efendimize Kur’an okuduğu ifade edilir. (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’an, 7.) Böylece bugün “mukabele” olarak isimlendirdiğimiz bu uygulama onlardan bize mirastır.
Ramazan ayının bir diğer güzelliği de iftarlarıdır. İftar, müminler için hem bağışlanma hem de sevinç vakitleridir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadislerinde “Oruçlunun iki sevinci vardır: Birisi, iftar vaktinde orucunu açtığı andaki sevinci, diğeri ise Rabbine kavuştuğu zaman orucunun sevincidir.” (Buhârî, Savm, 9.) buyurmaktadır. Kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışmanın da bir göstergesi olan iftar yemekleri, Yüce Allah’ın hoşnutluğunu kazanmanın bir başka yoludur. İnsanların, zengin-fakir demeden aynı sofra etrafında bir araya gelmesine vesile olmak ramazan ayının bereketinden azami ölçüde istifade etmek demektir. Bu ikramlar aynı zamanda Müslüman için ecir kapısıdır. Allah Resulü (s.a.s.), “Bir oruçluya iftar veren, o kişinin sevabı kadar sevap elde eder. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.” (Tirmizî, Savm, 82.) buyurarak bu ikramlara teşvik etmektedir. Bununla birlikte, Yüce Allah’ın bahşettiği nimetlere şükrün de bir göstergesi olan iftar yemeklerinde israftan, gösteriş ve şatafattan kaçınmak Müslümana yakışan bir davranış olacaktır.
Her yönüyle, Yüce Allah’ın bize bir lütfu olan ramazan ayını en iyi şekilde değerlendirmek, bir daha ona kavuşamama ihtimaline binaen, yaptığımız bütün ibadetleri en iyi şekilde eda etmek bize düşen görevdir. Ayrıca ramazan ayında elde ettiğimiz güzel hasletleri korumak ve hayatımızın her anını ramazan gibi yaşamak bizim için iki dünya saadetinin kapılarını açacaktır.
KAYNAK: DİYANET HABER