giresunguncel @ gmail.com

Doğu Karadeniz bölgesinde Rus ordusu kuvvetli bir çatışmaya girmeden Trabzon’u geçtikten sonra Görele ve Tirebolu’ya kadar ilerlemiştir. Giresun’a 50-60 km mesafede Harşit deresinde Giresunlularla karşılaşan Rus ordusunu Giresunlu gönüllülerden müteşekkil milisler Harşıt’ta Rus ordusuna geçit vermeyerek durdurmuşlardır. Doğu cephesinde de 2 Türk Kolordusu da Rus ordusuyla çarpışıyordu. Giresunlu Milisler Osman Ağa’nın dahil olduğu 37. Tümen Kumandanı Hacı Hamdi Paşa’ya bağlı olarak savaşıyordu. Osman Ağa’yı uzayan savaş, şehit olan dostları ve sönen umutlar, büsbütün katılaştırıyordu. Rus ordusunu Giresunlu Milisler Tirebolu-Harşı’ta durdurmuştu. 37.Tümenle bağlar iyice kopmuş gibiydi. Herkes kendi başına buyruk olmuştu. Giresunlular, çarpışan uşaklar için giyecek, cephane, evlerine de para bulmak düşüncesindeydi ve kış mevsimi yaklaşıyordu. Bu durumu gidermek için hali vakti iyi olanlar ağalar ve ailelerden yardım talebinde bulunuldu. Yanaşmayanlara, ‘Sen hala paranı malını düşünüyorsun, mezara mı götüreceksiniz be’ diye meydan dayağı bile çekiliyordu. Bu durumdan dolayı yerli halk Osman Ağa’dan da yaka silkmeye başlamıştı. Yerli halk bu baskıları Osman Ağa’nın yaptırdığını düşünüyordu.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken Bulancak’ın Şemsettin Mahallesi’nden Tiryakioğlu Hacı Mehmet Oğlu Abdullah’da Eriklik Köyü’nden Ali Bey ile birlikte Giresunlu milislere katılmak ve Rus ordusuna karşı savaşmak için gönüllü savaşçı olarak Tirebolu Harşıt’a gidiyor.
Ağabeyi, Hacı Hafız Halil’de yine Rus ordu birliklerine karşı savaşmak için Giresun gönüllü alayı ile Kop Dağı’nda savaşmaktadır ve kendisinden bir haber alınamamaktadır.
Gönüllü Milis savaşçı Abdullah Harşıt’ta Trabzon tarafından gelen ve Kop Dağı’nda savaşan Milis savaşçı bir kişiden bölgenin durumu hakkında haber soruyor. Milis nefer; “Ağabeyinin adı Tiryakioğlu Hacı Hafız Halil mi?” diye cevaplıyor. Evet cevabı alan milis savaşçı cebinden çıkardığı Kur’an-ı Kerim’i göstererek ‘Bu Kur’an-ı Kerim’i bana o verdi. Kendisi sağ olarak Ruslara esir düştü, bende esir düştüm ama Bolşevik ihtilali karışıklığında bir fırsatını bularak kaçtım.’ diyor.
3 buçuk senedir haber alamadıkları Hacı Hafız Halil’in esir düştüğünü ve sağ olduğunu öğrenen Abdullah her sene öldü diye mevlüt ve dualar okutulan ağabeyi de Rus ihtilali sırasında Rusya’da ki iç karışıklıklardan faydalanarak kaçıp, Bulancak’a dönebilenlerden biridir.
Şair Mithat Cemal Kuntay ne güzel ifade ediyor;
‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır’
Bayrak bir milletin bağımsızlığıdır. Vatan da o bağımsızlığın hüküm sürdüğü yurttur. Bağımsızlık gerekirse kanla elde edilir. Vatan ise canla korunur.
Prof. Dr. Feridun M. Emecen’in ‘İki Kıyı Kasabasının Tarihi’ adlı kitabında 372. sayfada 1881 yılı nüfus sayımına göre bazı ailelerden Tiryakioğlu ailesinin de adı geçmektedir.