Yüce dinimizin korumaya aldığı, başkasına dokunmayı haram kıldığı, mukaddes saydığı değerler vardır. Can, mal, akıl, şeref, yaşama hakkı bu değerlerdendir. Bir Müslüman, diğerinin bu haklarına asla saldıramaz, zarar veremez, vermemelidir. Çünkü bu haklar Allahın koruması altındadır. Bu haklar, kişiye aittir, dokunulmazdır.
Günümüzde dokunulmazlara dokunmak, kutsal olana saldırmak çok basit bir davranış haline geldi dostlar. Birileri insanların her şeyini elinden almayı, hatta yaşamına son vermeyi kendi hakkı gibi görmeye başladı. Sırf bu yüzden şiddet olayları tüm topluma yayıldı. Herkes karşısındakine ne olursa olsun, çok basit sebeplerle şiddet uygulama hakkına sahip olduğunu düşünmeye başladı. Trafikte, evde, okullarda, huzur evlerinde, iş yerlerinde şiddetin her türüne rastlamak mümkün günümüzde. Aslında insanın olduğu her yerde şiddet, hem de en zedeleyici haliyle. Bize neler oluyor dostlar? Nasıl oluyor da Allahın kutsal saydığına bu kadar kolay saldıra biliyoruz? Hangi sebeple karşımızdaki insana vurabiliyor, onu incite biliyor, hatta hayattan kopara biliyoruz? Yaratanın bizleri birbirimize emanet ettiğini, o emanetinden dolayı hesaba çekeceğini ne çabuk unuttuk.
Unuttuklarımızı birbirimize hatırlatmak gibi bir görevimiz var. Hiçbir insan şiddetin hiçbir türünü hak etmez. Kadınlar şiddeti değil, sevilmeyi değer verilmeyi hak eder. Çocuklar narin bir çiçek gibi korunarak, değer verilerek büyümelidir. Yaşlılar hayatın son deminde yanakları okşanarak, duaları alınarak, yaşatılmalıdır. Aile hayatı, sevginin, merhametin kaynağı olmalıdır. Eş olmaya söz verirken birbirimize, aslında birbirimizi korumak içinde söz verdiğimizi unutmamalıyız. Verilen sözler hep yarım kalıyor bugün. Niye olduğu, neden yaşandığı anlaşılamayan küçücük sebepler yüzünden aileler yıkılıyor, hayatlar sönüyor. Evlilik, güçlü olanın güçsüz olanı ezdiği, sömürdüğü bir despotizm alanı değildir. Evlilik, merhamet temeline dayalı, sımsıcak yuvaların temelini atmaktır.
Unuttuk dostlar. Hayata gönderiliş gayemizi. Sadece yemek, daha iyisini elde etmek, egomuzu tatmin etmek için yaşıyoruz. Bencil bir dünya kurduk kendimize. Karşımızdakinin göz yaşları üzerine mutluluk bina etmeye çalışıyoruz. Gözden kaçırdığımız bir gerçek var. Mazlumun ahı yerde kalmıyor. Bu bazen bir kadın, bazen bir çocuk, bazen bir yaşlı olsa da mazlumun sesini Allah duyuyor.
Bazen de dostlar toplumsal olarak şiddete maruz kalıyoruz. Huzurumuza göz dikenler, kadın erkek, çoluk çocuk demeden canımıza kastediyor.
Şiddetin her türlüsüne gerçekten karşıyız dostlar. Terörün her türlüsüne lanet olsun. Terör en büyük şiddettir. Kaos ortamı yaratarak toplumun huzurunu kaçırmak, şiddetten beslenenlerin yöntemidir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, biz el ele verirsek huzurumuzu bozamazlar. Onlar tuzak peşindeler. Ancak tuzakları bozan, hesapları alt üst eden Allah, bizi onların eline bırakmayacaktır.
25 Kasım Kadına yönelik şiddetle mücadelede farkındalık günü. Şiddetin soluğu her an ensemizde. Sevgiyi, merhameti, hoş görüyü kaybedince, yerine şiddet yerleşiverdi. Kaos içinde yoğruluyor, zulüm gibi bir hayat yaşıyoruz. Neden diye sormanın zamanı geçiyor.
Farkında mıyız dostlar?
Sevginin, merhametin hakim olduğu bir dünya niyazıyla.
Hayırlı cumalar dostlar.
FARKINDA MIYIZ?
25 Kasım 2022, Cuma - 11:24