Düşünce kuruluşları, bilgi, fikir, analiz üretmek ve gerektiğinde öneride bulunmak misyonuyla ortaya çıkmıştır. 1990’lı yıllardan itibaren sadece Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da değil, dünyanın diğer bölgelerinde de düşünce kuruluşları sayı ve güç olarak etki alanlarını genişletmiştir. Türkiye’de düşünce kuruluşlarına ilişkin çalışmalar dış politika alanında yoğunlaşmış ve stratejik araştırma merkezleri bağlamında inceleme konusu haline gelmiştir. Düşünce kuruluşlarını kamu politikası sürecindeki rolleri açısından inceleyen çalışmalar da sayıca azdır. Bu çalışma, düşünce kuruluşlarının kamu politikası süreçlerindeki rolleri, politika yapımı boyunca kullandıkları araçlar ve politikaları etkileme kapasitelerini incelemeyi amaçlamaktadır. Kamu politikaları ve düşünce kuruluşları ilişkisinin kavramsal ve teorik düzeyde ortaya konulması, bu alanda gelecekte yürütülecek olan araştırmalara zemin hazırlaması açısından önemlidir
Türkiye bağlamında bakıldığında düşünce kuruluşlarının son dönemde etkinlik ve faaliyet bakımından görece artış gösterdiği görülmektedir. Dolayısıyla düşünce kuruluşlarının politika oluşturma sürecinde rollerinin teorik ve kavramsal düzeyde incelenmesi, Türkiye’de düşünce kuruluşları üzerine yürütülen araştırmalar için bazı çıkarımlarda bulunmamızı da kolaylaştırmaktadır. Bu tür araştırmalardan elde edilecek bulguların, sadece düşünce kuruluşlarının kamu politikası oluşturma sürecindeki rollerini anlamayı değil, fakat bunun yanında Türkiye’de kamu politikası disiplininin mevcut durumunu ortaya koymak bakımından da dikkate değer bulgulara ulaşılmasını sağlayacağı düşünülmektedir.
Türkiye’deki think-tanklerin durumunu incelemeden önce think-tank kavramını açıklamak gerekir ancak öncelikle think-tank’in keskin hatlarla belirlenmiş bir kavram olmadığını belirtmek gerekir. Genelleme yaparsak, think-tank düşünce kuruluşu anlamına gelmekte olup, yaptıkları araştırmalarla karar alıcıların politikasında etkili olmayı hedefleyen ve aynı zamanda halkı gündemde olan konuya göre bilinçlendirmeyi amaçlayan araştırmacılardan oluşan bir organizasyondur.
Düşünce kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı gütmeyen, araştırma yapmak amacıyla oluşturulan, akademik dünya ile devletlerin veya hükümetlerin politikalarının uygulamaya geçirilmesinde köprü vazifesi gören bağımsız kuruluşlardır. Üniversiteler bünyesinde sıklıkla ve dışarıya da çok açık olmayacak şekilde gerçekleştirilen kuramsal ve yöntemsel tartışmalar, gerçek politika alanlarında yaşanan sorunlara uzak kalmaktadır
Ülkemizde düşünce kuruluşlarına hangi parti iktidara gelirse gelsin şüphe ile bakılmamalı, hangi açıdan olaylara bakılırsa bakılsın düşünce kuruluşları desteklenmeli, işbirliği yapılmalı, somut yüz yüze gelinen sorunların çözümünde, politika alternatiflerinin ortaya çıkarılmasında düşünce kuruluşlarından destek alınmalıdır
Görülüyor ki düşünce üretiminin ne kadar önemli olduğunu idrak edilmez ve hızla açığı kapatılmaz ise başkalarının inşa ettiği dünyalarda yaşanmaya mahkûm olunacaktır. Kendi kelimelerimizi, kendi kavramlarımız üretilmez ise sadece Türkiye’nin bağımsızlığı, huzuru, istikrar ve kalkınması değil, akıllar da yabancı unsurların işgali altına girebilir
Bu nedenle think-tank’lerde çalışacak genç beyinlerin yetiştirilmesinin yanı sıra bu merkezlere her türlü destek olunmasının da toplum, devlet ve özel sektör olarak benimsenmesi gerekir. Aksi takdirde bu alanda ülkemizin açığı giderek kapanamaz boyuta gelip sadece diğer güçlü aktörlerin adımlarını takip eder durumda kalırız.