info @ giresunguncel.com.tr

Aşure, kelime olarak, on manasına gelen aşere kelimesinden türemiştir. Muharremin onuncu günü olması nedeniyle de bu isimle anılmaktadır dostlar.
Hicri yılbaşı girdi. Kameri takvime göre yeni yıl geldi. Kameri takvim hicreti esas alan, efendimiz döneminde kullanılmaya başlayan, ibadetlerimizi ona göre yaptığımız takvimdir. İşte bu takvimin birinci ayı Muharrem, onun da onuncu günü aşure günüdür.
Aşure, aynı zamanda Muharremin onuncu gününde pişirilen bir tatlının da ismidir. Aşure pişirip, komşulardan başlayarak dağıtmak bir gelenek haline gelmiştir. Aşurenin içinde pek çok tat, birbirinden farklı aromalarla bir araya gelir. Normal şartlarda asla bir araya getirmeyeceğimiz lezzetlerdir bunlar Mesela incir ve fasulye. Nohut ve kayısı. Fındık ve buğday. Ancak aşure kazanınca girince , hepsi bir arada çok farklı bir lezzete dönüşüyorlar. Biri olmadan diğeri lezzet bakımından eksik kalıyor. Tamamlana bilmeleri için aynı kazanın içinde kaynamaları, aromalarının birbirine geçmesi gerekiyor. Durum böyle olunca yemede yanında yat bir lezzet ortaya çıkıyor dostlar.
Belki de savaş yıllarında evde kalan son yiyeceklerin aynı kazana girmiş halidir aşure. Tek başına iki kişiyi doyuramayacak malzemeler bir araya gelince bir mahalleyi doyuracak miktara ulaşıyor. Birlikten lezzet doğuyor adeta.
Bu açıdan bakılınca aşurenin bize bazı gerçekleri ifade ettiğini anlıyoruz dostlar. Birlik, beraberlik, çok farklı da olsak birbirimizden, ortak noktalarda buluşmak, aşure gibi tatlandırır, kuvvetlendirir bizleri. Kenetlenirsek birbirimize, ayrı gayrı peşine düşmezsek yeteriz düşmanlarımıza. Aynı kazanı paylaşarak mükemmeli yakalayan aşure gibi, aynı dünyada yaşayarak yakalayabiliriz cennet hayatını. Aynı şarkının melodileri gibi uyum içinde yaşar gideriz. Yaratanımızın emri ve isteği de bu değil mi?
Biz Müslümanlar, birbirimizi ötelemeyi, ayrıştırmayı bırakmazsak, hiçbir zaman ilerleme kaydedemeyiz. Sen siyahsın, ben beyazım. Öyleyse senden üstünüm. Sen fakirsin, ben zenginim öyleyse yaşamayı senden daha çok hak ediyorum. Ben kadınım, sen erkeksin. Öyle ise senden bir adım öndeyim. Bütün bu ayrılık hikayeleri bizi bir birimize düşürmekten, aramıza düşmanlık tohumları ekmekten başka bir işe yaramaz.
İşte aşure bu kardeşliği, uyumu yakalamamız gerektiğinin göstergesidir. Birlik ve beraberliğin sessiz haykırışıdır. Ey Allahın kulları kardeş olun çağrısının en güzel örneğidir.
On Muharrem Kerbela olayının yaşandığı gündür aynı zamanda. Aşure nasıl toplamışsa içindekileri, Kerbela tam tersine param parça etmiştir Müslümanları. O gün peygamberimizin torunu Hazreti Hüseyin ve yanındakiler acımasızca şehit edildiler. Kerbela acının, İslam coğrafyasına ekilmeye çalışılan fitne tohumlarının sembolüdür.
İşte Muharrem ayı pek çok olayı bize hatırlatarak geldi bu sene de. Ancak bütün bu olayların içinde bizi ayakta tutan sembol aşuredir. Birliğimiz beraberliğimizdir. Allahın ipine sımsıkı sarılmanın tam zamanı şimdi. Ayrı gayrı yok. Aşure misali kaynaşma, birbirimize uyum sağlama zamanı.
Yüce rabbim bizleri birlik ve beraberlikten ayırmasın. Tüm şehitlerimize rahmet olsun duasıyla.
Hayırlı cumalar dostlar.