Bu haftaki yazımızda da yine balıkçılıktan devam edeceğiz. Çünkü bu konunun gerek ilimiz, gerek bölgemiz ve gerekse de ülkemiz için göz ardı edilemeyecek kadar önemli olduğunu düşünmekteyim. Kimdir bu misafirler? Neden ve nasıl yok olmaya terk edilmişlerdir? Acaba azda olsa hala onları kurtarma şansımız var mıdır?
Bu misafirler sadece Karadeniz havzasına özgü endemik bir tür olan Karadeniz Alabalığı (Salmo trutta labrax), yani kızmızı benekli alabalıktır. Karadeniz alaları nesillerini devam ettirebilmek için mutlaka tatlı sulara girmek zorundadır. Çünkü yumurtadan çıktıktan sonra 2-4 yıl nehirlerde ve derelerde yaşam sürüp, daha sonra beslenmek, büyümek ve cinsi olgunluğa ulaşmak amacıyla denizlere göç ederler. Denizlerde 3-4 yıl geçirdikten sonra cinsi olgunluğa ulaşarak yumurtalarını bırakmak üzere yine yıllar önce yumurtadan çıktıkları nehir ya da dere ağızlarına gelerek bir süre burada kaldıktan sonra (denizden tatlısuya geçiş yapabilen canlıların biyolojileri gereği bu zorunlu bir bekleyiştir) tatlısuya geçiş yaparak bu suların kaynak bölgelerine (daha ziyade yüksek yerler yani yaylalar diyebiliriz) kadar ilerleyerek orada uygun yerlere yumurtalarını bırakırlar. Bu yumurtlama olayı genellikle Ekim ve Ocak ayları arasında gerçekleşmektedir. İşte en önemli sorunlardan biri tatlısudan denize göç veya denizden tatlısuya göç şeklinde gerçekleşen bu iki biyolojik olay sürecinde ortaya çıkmaktadır. Bu olay gerçekten de alabalıklar için çok tehlikeli ve büyük engellerin aşılması anlamına gelmektedir. Bunlardan birincisi, yasak, aşırı ve bilinçsiz avcılık, ikincisi göç yolları üzerinde kurulan gölet, baraj, hidroelektrik santrali (HES) vb. yapılar, üçüncüsü dere yataklarının ve yumurtlama alanlarının tahrip edilmesi, bir diğeri ise sanayileşme ve kentleşmeye bağlı olarak ortaya çıkan kirlilik. Nisan ayının sonları ve Mayıs ayının başlarında Giresun’dan Gürcistan’a kadar tüm sahillerdeki derelere giriş yapmaya başlarlar. Fakat son yıllarda yukarda sayılan pek çok sebepten dolayı bu derelerin çoğuna giriş yapamadığı rapor edilmekte olup, daha ziyade İkizdere (İyidere) ve Fırtına deresini tercih ettikleri bildirilmektedir. Dere ve denizlerde bilinçsizce yapılan kaçak avcılığın önlenmesi, derelerin kullanımı ile ilgili projeler tasarlanırken bu balıklar için geçiş yollarının ilgili projelerde planlanması önem taşımaktadır. Alabalık çiftliklerine bu türün çoğaltılabilmesi amacıyla belli üretim kotaları koyulabilir. Sulama göleti ve baraj gibi yapılarda alabalıkların yumurtlama alanları olan tatlısu kaynağı bölgesine ulaşım imkânlarını sağlamak amacıyla geçiş yolları (merdivenler gibi) yapılabilir. Bu uygulama gelişmiş ülkelerde uzun yıllardır uygulanan bir yöntemdir (Portekiz örneği). Giresun’ da “Karadeniz Alası Araştırma ve Üretim Merkezi” kurularak derelerimiz balıklandırılarak tekrar canlandırılabilir. Bu şekilde gelişmiş ülkelerde uygulanan balık avcılığı turizminin de gelişmesine önemli katkılar sağlanabilir. Bu şekilde hem tür korunmuş olur, hem de böyle bir turizm sektörünün önü hızla açılmış olur.