Bu günkü yazımıza bir hikaye ile başlayalım: sıcak bir yaz gününde bilgenin biri masmavi gölün başında oturmaktadır. Dikkatini susuz bir köpeğin göle kadar gelip, tam suyu içecekken kaçması çeker. Köpek susamıştır, göle geldiğinde suda kendi aksini görüp korkmaktadır. Bu yüzden suyu içemeden kaçıp gitmektedir. Birkaç kere tekrarlanır bu sahneler. Derken köpek son seferinde yaklaştığında gölün kenarındaki çamurda kayıp suya düşer. Göle düşmesiyle beraber aksi de ortadan kaybolur. Bunun üzerine zavallı köpek korkmadan kana kana suyu içer. Köpeğin bu halini gören bilgenin aklından şu düşünceler geçer: Bir insanın hayalleri ile yapmak istedikleri arasındaki engel, çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkular ve endişelerdir. Eğer insan bu korkularını aşabilirse istediklerini elde edebilir. Sonra bilge biraz daha düşününce, aslında öğrendiği şeyin bundan farklı olduğu kanaatine varır. Asıl öğrendiği şey; insanın bilge bile olsa bir köpekten; çevresinde olup bitenden öğrenebileceği bir şeylerin olduğu gerçeğidir.
Evet sevgili okurlarım; yazımızın başlığı dikkat çekici değil mi? Bilge kimdir? Hikayeye göre bilge aslında bize bir şeyler öğreten her şeydir. Doğru bilgi bir tanedir ve bilinendir ama ondan çıkarılacak hayat dersi çeşitlidir.Bir bilgiden herkes farklı bir hayat tecrübesi çıkarabilir. Bazen insan aynı evi paylaştığı sevdiklerinden çok şey öğrenir. Dostluk, sevgi, vefa, sıkıntılara göğüs germe, birlik beraberlik kavramları işlevine aile içinde kavuşur. Yaşanmışlıklarımız, tecrübelerimiz ve birbirimizden öğrendiklerimiz tecrübe heybemizi doldurmamıza yardımcı olur. Bazen dedelerimizin, ninelerimizin anlattıkları, bazen gözümüzün önünde cereyan eden bir olay, kitaplar dolusu bilgiyi kazandırır bizlere.
Aslında yaşlılarımız bitip tükenmez bir hazinedir bu konuda. Onlar, görüp geçirdikleri, yaşadıkları ile adeta ayaklı kütüphaneler gibi dolaşmaktadırlar. Bizim zamanımızda diye başlayarak kurdukları her cümle, geçmişle gelecek arasında yıkılmaz köprüler kurar.
Bazen komşumuzdan öğreniriz birçok bilgiyi. Bazen de köşe başında topu patladığı için ağlayan bir çocuk açar doğru bilgiye kalbimizi. Merhameti, çaresizliği, imkansızlığı, hatırlatır bu durum bizlere. Ama çözüm üretebilmeyi, hayat karşısında ayakta nasıl durulabileceğini de öğreniriz böyle bir durumda. Bazen de bir yetimin başını okşamak, kalbimizdeki merhamet duygularını harekete geçirir.
Yolda yürürken rüzgarda ahenkle dans ederek önümüze düşüveren sararmış bir yaprak öğretir hayatın en acı gerçeğini. Bir gün biz de o sararmış yaprak gibi düşeceğiz toprağa. Hiç kimse baki değil Allah’tan başka. Bu gerçeği sararmış bir yapraktan daha etkili hiçbir kitap anlatamaz bizlere. Yeter ki kainat kitabını okumayı bilelim. Hikayemizdeki gibi hayvanlar, bitkiler, denizler, gökyüzü, mevsimler, hastalıklar, doğa olayları, görmesini bilenlere göre en güncel bilgi kaynaklarıdır.
Bu durumda bilge kimdir? Sorusunu yeniden cevaplamak gerekir. Bilgiyi arayan, doğru bilginin peşinde olan birisine göre hayatta karşılaşacağı en küçük bir olay, karşısına çıkıveren en basit bir fırsat bile, yollarını açıverir. Öyle ise bilgi her yerde, herkeste karşımıza çıkabilir. Hayat, çoğu zaman bilge bir insan kılığında, bizi doğruya sevk eden bir dost kıvamında tecrübeleriyle yönlendirir bizi. Bu konuda yapmamız gereken sağduyulu hareket etmektir. Alıcılarımızı çevremize açarak, etrafımızda meydana gelen olayları anlamlandırarak, kainat kitabından hissemize düşeni almalıyız.
2021 yılı tüm dünya Müslümanlarına, ülkemize ve bizlere hayırlar getirsin temennisiyle.
Cumamız mübarek olsun dostlar……