Bu hafta Mevlana haftası dostlar. Bu yazımızda Mevlana’yı biraz daha yakından tanıtmak istedim. Mevlana, 13. yüz yılda Anadolu da yaşamış,tasavvufçu, düşünür ve şairdir. Tam bir gönül insanıdır. Konya ya yerleşmiş, orada vefat etmiştir. Bu gün Konya ya gidenlerimiz mutlaka kabrini ziyaret eder, ruhuna bir Fatiha okuruz.
Mevlana gibi insanlar, bulundukları bölgenin İslamla tanışmasında önemli rol oynamışlardır. Yaşantıları, fikirleriyle toplum hayatına önderlik eder , yaşadıkları şehirlerin manevi havasını değiştirirler. Konya ya gittiğinizde bu manevi havayı hissedersiniz dostlar. Mevlana hala öğütlerini sıralıyor gibi karşılar sizleri.
Mevlana, bu dünyadan göç ederken ölümü, şebi aruz yani düğün gecesi olarak nitelendirmiştir. Ona göre ölüm sevenin sevdiğine kavuşma anıdır. Kendisi giderken bu alemden, geride kalan bizlere öğütleriyle yol göstermek istemiştir. Şimdi hep birlikte yedi güzel öğüde kulak verelim:
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. Bu öğüdünde mevlana Müslüman’ın en önemli özelliklerinden birinden bahsediyor. Akarsular geçtikleri coğrafyaları nasıl bereketlendirirse Müslüman da bulunduğu toplumu cömertliğiyle öyle bereketlendirmelidir.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol derken mevlana, herkese yönelmiş bir merhametten bahseder. Güneş yer seçmeden nasıl bütün kainatı aydınlatıp ısıtıyorsa, Müslüman da bütün yaratılmışlara karşı öylece merhametli olmalıdır. Merhamet ne kadar yüce bir erdemdir. Mümini en yüce mertebelere ulaştırır.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Gece karanlık. Gece gizemli. Gece örter ayıpları. Allah örter kulunun ayıbını. Mümin de örtmelidir kardeşinin ayıplarını. Bilmelidir ki kim bir mümin kardeşinin ayıbını örterse Allah ta kıyamette onun ayıplarını örter.
Bir diğer güzel öğüdünde Mevlana hiddet ve asabiyette ölü gibi ol diyor. Yumuşak huylu olmak ne kadar da yakışır mümine. Öfke, hiddet şeytandandır dostlar. Efendimiz bir hadisinde, asıl pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman öfkesine hakim olandır buyuruyor.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Bizleri besler toprak. Topraktan geldik yine toprak olacağız dostlar. Hiçbir ayrım yapmadan herkesi basar bağrına toprak. İşte böyledir mütevazi insanın hali. Herkesin gönlünü fetheder,herkese sevdirir kendini. Doğal bir sevgidir ona duyulan. Samimi, yalansız, riyasız bir sevgi.
Hoşgörü de deniz gibi ol. Uçsuz bucaksızdır deniz. İçine ne düşse onu kabul eder, saklar bağrında. Hoş görülü insan da kusurları, hataları affeder. Yaradan affediyor, bana ne oluyor da affetmiyorum diye düşünür.
Yedinci öğüdünde Mevlana adeta final yapıyor dostlar. Bütün bu konuştuklarımızdan sonra ya oluğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol diyerek. Müslüman ne ise odur. Olduğundan farklı görünmeye çalışmak münafığın özelliğidir. İçi dışı birdir müminin.
Gel ne olursan ol gel. Bizim kapımız ümitsizlik kapısı değildir diyerek insanlara ümit var olmayı tavsiye ederken, Ben Hazreti peygamberin ayağının tozuyum diyerek de peygamber sevgisiyle nasıl yanıp tutuştuğunu ifade ediyor Mevlana.
Ne güzel öğütler. Dinleyene, tutmak isteyene. Bize düşen de bu güzel öğütlerin sahibine bir Fatiha göndermektir. Makamı ali olsun duasıyla.
Hayırlı cumalar dostlar.