Kayseri Bağımsız Milletvekili, Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Yusuf Halaçoğlu, 47. Gönüllü Alay Komutanı,Kurtulul Savaşı kahramanı Milis Yarbay Osman Ağanın ölüm yıl dönümü nedeniyle bir yazı kaleme aldı. Halaçoğlu’nun “bir yiğit adam daha” diye başlayarak Osman Ağa’yı ve ölümü sürecini anlattığı yazısı şöyle:
Yakın tarihimizden bir yiğit adam daha. Topal Osman. Giresunlu. Babasından askerlik bedel parasını alıp, bununla asker toplayıp 1912 Balkan savaşına katıldı. Çorluda bir şarapnel parçasının sağ dizine çarpması sonucu sakat kaldı. Bundan dolayı Topal Osman olarak anılmıştır. 1. Dünya Savaşında Ruslara karşı savaştı. 1920'de Koçgiri isyanın bastırılmasında görev aldı. Daha sonra topladığı iki alay gönüllüyle Mustafa Kemal'in hizmetinde, Yunanlıların denize dökülmesine kadar mücadele etti. Başarılarından dolayı Cumhurbaşkanlığı muhafız alayı komutanlığına getirildi.
1923'te Meclisteki muhaliflerden Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey'in ölümünden sorumlu tutuldu. Halbuki Ali Şükrü bey onun samimi arkadaşıydı. Ali Şükrü ile öldürüldüğü gün Ulusta tavla oynamıştı. Ölümünden sorumlu olarak Atatürk'ün kendişine bağışladığı Papazın Bağı'ndaki evde çatışmada yaralandı. Faytonla hastaneye giderken girişte biri tarafından tabancayla vuruldu. Cesedi meclis kapısında asıldı. Ülkeye büyük hizmetlerde bulunan Topal Osman öldürüldüğünde daha 40 yaşındaydı (2 Nisan 1923). Atatürk tarafından Giresun'a gömülmesi talimatı verildi. Giresun'da şimdiki mezarının bulunduğu tepenin yamacına gömüldü. Daha sonra Atatürk'ün Giresun'u ziyaretinde Topal Osman'ın da mezarını ziyaret etti. Mezarın şimdiki bulunduğu tepeye nakledilmesini istedi.
Atatürk Topal Osman'ı çok severdi. Topal Osman kendine bağlı birlikleriyle çok güçlü bir konumdaydı. Öldürülmeden önce muhafız alay komutanlığına İsmail Hakkı Bey atanmıştı. Topal Osman'ın çevresindeki bir kısım arkadaşları bir şekilde başka yerlere göreve gönderilmişti. Baskın sırasında yanında sadece 21 kişi vardı. Muhtemel ki Ali Şükrü bahanesiyle ona muhalif kişiler Topal Osman'dan, hem de katı muhalif olan Ali Şükrü'den kurtulmuşlardı. Zira Ali Şükrü'nün cesedini bir çoban Papazın bağı çevresinde üzerindeki paltosu ve çizmeleriyle bulmuştu. Ancak Topal Osman'ın Ulus'taki Soğanpazarı'ndaki evinde öldürüldüğü iddia edilmişti. Paltosunda kahve ve kan lekeleri vardı. Eve giren kişi hem çizmeyi çıkarır, hem de paltoyu. Dolayısıyla bir tertibe iki önemli şahıs kurban edilmiştir. Allah her ikisine de rahmet eylesin. Onun hakkında daha çok anlatılacak şeyler var. Ancak çok daha uzun olmasını istemedim. Fakat ileride internet üzerinden Tarih Sohbeti planlıyorum. Orada daha geniş anlatma fırsatı olur kanaatindeyim.