Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, açıklamasında şu ifadelere yer verdi ;”Geçtiğimiz günlerde, Kemal Kılıçdaroğlu’nun şahsıma yönelik dile getirdiği iftira ve yalanlarına twitter hesabımdan ayrıntılı cevap vermiştim. Dava açma hakkımı da ayrıca kullanacağım.Bu defa, sahibinin sesi CHP Sözcüsü de yine aynı yalan ve iftirayı dile getiriyor. ‘AK Parti Genel Başkan Yardımcısı’nın; eski bir Bakanın TMSF eliyle kayyum atanan şirketlerine çöktüğüne dair iddialar şimdilerde belge belge sosyal medyada yayımlanıyor.’ diyor.

TMSF’nin şirketlerine çöküldüğünü gösteren hiçbir belge ve delil ortaya koymuyor. Sadece sosyal medya dedikodularından bahsediyor. Sosyal medya ya da başka bir mecrada, TMSF şirketlerine çöküldüğünü ya da bu şirketlerden herhangi bir şirkete veya şahsa doğrudan veya dolaylı olarak kaynak aktarıldığını ya da bu şirketlerin herhangi bir şekilde zarara uğratıldığını gösteren hiçbir belge ve delil bulunmamaktadır. CHP Sözcüsü, bu yalan ve iftiraları, kamuoyu ile paylaştığına göre bahsettiği belgeleri açıklamak zorundadır.

Daha iyi anlaşılabilmesi için konuyu biraz detaylandıralım. Bahsedilen şirketlerden bir tanesi de Giresun’da kurulu bulunan ve TMSF’nin kayyım olarak atandığı Akın Çorap Şirketi’dir. İddiaya göre, Akın Çorap Şirketi’nin kaynakları, şahsım tarafından Giresun’da kurdurulan bir başka çorap şirketine aktarılmış ve bu yolla Akın Çorap Şirketi’nin içi boşaltılmıştır. Bir şirkete nasıl çökülür veya bir şirketin içi nasıl boşaltılır? Bu sorunun cevabı önemlidir” ifadelerini kullandı.

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli açıklamasının devamında ;”Ortaklık paylarını temsil eden hisselerin cebren ve hile ile el değiştirmesi halinde bir şirkete çökülmüş olur. Akın Çorap Şirketi’nde herhangi bir hisse değişikliği olmamıştır. Şirketin ortaklık payları el değiştirmemiş olup TMSF’ye devirden önceki sahiplerinin üzerinde bulunmaktadır ve Şirket ceza yargılaması kesinleşene kadar kayyım sıfatıyla TMSF’nin atadığı üyeler tarafından yönetilmektedir.

Bir şirketin içinin boşaltılması ise,

a) Şirketin banka hesabından veya kasasından herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye doğrudan para aktarılması,

b) Şirketin varlıklarının ve ürettiği mal ve hizmetin piyasa fiyatının altında satılması veya piyasa fiyatının üzerinde mal ve hizmet satın alınması,

c) Şirketin alacaklarının tahsil edilmemesi, tahsil edilmediği halde kayıtlardan düşülmesi veya karşılığı olmaksızın üçüncü kişilere temlik edilmesi,

d) Şirketin karşılığı olmaksızın borç altına sokulması,

e) Şirketin borçlarının ödendiği halde kayıtlardan düşülmemesi,

f) Şirketin müşterilerinin elinden alınarak üretim yapamaz hale getirilmesi ve benzeri yollarla yapılmaktadır.

Akın Çorap Şirketi’nden, tarafımca kurdurulduğu iddia edilen Şirket’e veya başka herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye doğrudan veya dolaylı olarak yukarıda sayılan yöntemlerle veya başka yöntemlerle kaynak aktarıldığına dair en küçük bir delil ve belge var mıdır? HAYIR?

Akın Çorap Şirketi’nden herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye kaynak aktarıldığını gösteren hiçbir bilgi, belge ve delil bulunmamaktadır. Zaten bu konuda herhangi bir bilgi, belge ve delil olmaması da son derece doğaldır.

Çünkü, Akın Çorap Şirketi’nden hiçbir yere kaynak aktarılmamıştır, şirketin içi boşaltılmamıştır, şirkete hiç kimse çökmemiştir. Kendisine Akın Çorap Şirketi’nin kaynaklarının aktarıldığı iddia edilen şirketin bu iddialarla ilgili olarak yaptığı açıklama aşağıda yer almaktadır.

Söz konusu şirket bırakın kendisine kaynak aktarılmasını, TMSF tarafından yönetildiği ve bu nedenle kamu şirketi özelliğine sahip olduğu için Akın Çorap Şirket’i ile en küçük bir ticari ilişkiye dahi girmemiştir.

Akın Çorap Şirketi’nin, TMSF tarafından kayyım sıfatıyla yönetilmeye başladıktan sonra üretimi, istihdamı ve satışları azalmamakta, tam aksine üretimi, istihdamı ve satışları artmaktadır. Mali yapısı iyileşmekte, müşteri kaybetmemektedir.

Siparişlere yetişemediği için dışarıya fason iş yaptırmakta ve şirketin piyasa değeri yükselmektedir. Bu tespitler, Boydak Holding ve Koza Altın şirketi başta olmak üzere TMSF’nin kayyım olarak atandığı yüzlerce şirket için de geçerlidir.

Şimdi, CHP’nin Sözcüsü olan kişi, TMSF şirketlerine tarafımca çöküldüğü iddiasını (yalanını) destekleyecek belge ve delilleri kamuoyu ile paylaşmak zorundadır.

Bu durum aynı zamanda bir siyasi parti temsilcisinin hiçbir belge ve delile dayanmadan, sadece troll kurgusu dedikodular üzerinden suçlamada bulunması ana muhalefetin geldiği vahim tabloyu göstermektedir.

Onurlu insanlar iddialarını (kamuoyu ile paylaştıkları başkalarına ait olan iddialar dahil) en azından kısmen dahi olsa belgelendirirler. Belgelendirilmeyen iddia “yalan” demektir. Belgelendiremediği bir iddiayı ortaya atan veya tekrarlayan da “yalancı”dır.

Bu sıfatlardan kurtulmanın yolu ya bu iddiaları belgelendirmek ya da özür dilemektir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun baskısı ve talimatı sonucunda böyle bir yalan ve iftiranın dillendirmek durumunda kalındığı gibi bir açıklama da özür olarak kabul edilir” ifadelerine yer verdi.