Sosyal medya kullanımının birçok olumlu yönü olmasının yanı sıra ruhsal sağlık sorunlarına da yol açabildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Demet Sağlam Aykut “Hem yüz yüze sosyal etkileşim hem de sosyal medya ile kurulan sosyal ilişkilerin ruhsal bozukluklara karşı koruyucu etkileri olduğu gösterilmiş olmakla birlikte sosyal medya kullanımı gibi hareketsiz davranışlarla daha fazla zaman harcayan kişilerin yüz yüze sosyal etkileşim için daha az zamanları olduğu tespit edilmiştir. Sosyal medyanın, kişiyi gerçek yaşamdan ve yüz yüze iletişimden uzaklaştırması, onun yüz yüze iletişim durumunda kaygı yaşamasına neden olmaktadır. Bu durum, bireylerin sağlıklı ilişkiler kurmasına engel olmakta ve bireyleri zamanla yalnızlaştırmaktadır. Ayrıca uzun süre internet veya sosyal medyada zaman geçirmek, beslenme zamanlarının aksamasına veya sağlıksız beslenme davranışının benimsenmesine, uyku düzeninin bozulmasına ve özellikle hareketsiz yaşam tarzına neden olarak ciddi sağlık sorunlarına da yol açabilmektedir. Yapılan çalışmalar, aşırı sosyal medya kullanımının; depresif belirtiler, benlik saygısı, genel ve fiziksel görünüm kaygısı ve beden memnuniyetsizliği ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Facebook gibi sosyal medya platformlarının uzun süreli kullanımları; depresyon, anksiyete semptomlarının yanı sıra artmış stres belirtileri ile ilişkilidir. Ayrıca sosyal medya, başkalarının görmek istediği basmakalıp örnekleri sergilemek ve diğerleri kadar popüler olabilmek için kişiler üzerinde çok fazla baskı oluşturabilmektedir” dedi.

“Sosyal medya bağımlılığını fark etmek önemlidir”
Sosyal medya kullanımının modern bir davranış olarak tanımlanmakla birlikte sosyal medyada geçirilen zamanın giderek arttığını ifade eden Aykut “Sosyal medyanın bilinçsizce kullanımına; sosyal medyada geçirilen zamanın giderek artması, sosyal medyayı olumsuz duyguları azaltmak için kullanma, sosyal medya kullanımının yasaklanması durumunda sıkıntı çekme, sosyal medya kullanımı nedeniyle diğer önemli yaşam alanlarına zarar verme, sosyal medya kullanımını kontrol edememe şeklindeki belirtilerin eşlik etmesi durumu ‘Sosyal Medya Bağımlılığı’ olarak tanımlanmaktadır. Bu durum, bireyin zamanla dış dünyadan koparak çevresiyle iletişim kurmakta güçlük çekmeye başlamasına yol açmaktadır” diye konuştu.

“Az sayıda beğeni veya olumsuz yorum almak özgüven kaybı yaşanmasına yol açabilir”
“Sosyal medya platformları, bireylerin iletişim ve sosyal kaygı gibi çeşitli kaygı durumları yaşamalarına da neden olmaktadır” diyen Doç. Dr. Demet Sağlam Aykut, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Sosyal kaygı yaşayan birey, fotoğraf, video veya herhangi bir gönderi paylaşması durumunda, paylaştığı gönderinin az sayıda beğeni alması, olumsuz yorum alması veya hiç yorum almaması gibi durumlarda, gönderiyi kaldırma davranışı sergileyebilmekte, bu durum bireyin yetersizlik hissi ya da özgüven kaybı yaşamasına yol açabilmektedir. Benlik saygısı düşük olan bireyler, sanal ortamlarda kendilerine yeni kimlikler yaratma ihtiyacı duyabilmektedir. Sonuç olarak yeni nesil iletişim araçlarının kullanımı; insanlara düşüncelerini paylaşabildiği, tartışma platformlarında bulunabildiği, kitleleri ve insanları bir araya getirebilen sanal bir ortam sunmaktadır. Bununla birlikte sosyal medyanın kontrolsüzce kullanımı, bireylerin hem ruhsal durumunu hem de çevresiyle olan iletişimini olumsuz yönde etkilemektedir.”