Paylaşımda şu ifadelere yer verildi ;”Türkiyede ilk defa deniz sediment yapısındaki mikroplastik kirliliğinin uzun dönemli izlenmesini  Giresun kıyı şeridinde gerçekleştirdik. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Tanju Mutlu ve Doç. Dr. Kenan Gedik ile yaptığımız bu çalışmanın uluslararası önemli bir bilimsel dergide oldukça kısa sürede yayımlanması aslında çalışmanın ve konunun önemini ortaya çıkartmaktadır. Araştırmada Piraziz-Eynesil kıyı hattı boyunca deniz taban çamuru olarak da ifade edilen sediment örnekleri toplanmış ve 2012 yılı ile 2022 yılı arasındaki değişim incelenmiştir. Doç. Dr. Akkan, tespit edilen mikroplastiklerin %70'den fazlasının 2,5 mm uzunluğa sahip olduğunu ve şekil olarak parça ve liflerden oluştuğunu yapı olarak ise yarıya yakın kısmının polietilenden oluştuğunu söylemiştir.

Yaptıkları çalışmada özellikle insan faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerdeki mikroplastik kirliliğinin fazlalığına değinen Akkan, ilk sırada Giresun il merkezinin ikinci sırada ise Bulancak ilçesinin en kirli alanlar olduğunu ifade etmiştir. Halihazırda mevsimsel olarak plajlardaki rekreasyonel faaliyetlerin bu duruma etkisinin de göz ardı edilmemesi gerektiğine özellikle vurgu yapmıştır. Ayrıca, 2012 ile 2022 yılı değişiminde Bulancak ilçesindeki dramatik artışa dikkat çeken Akkan bu değişimin mutlak suretle dikkate alınması gerektiği; bu alandaki insan faaliyetlerindeki artışın ve endüstriyel faaliyetlerin hızla gelişmesinin bir sonucu olduğunu unutmamalıyız, önlem almalıyız dedi. Akkan, yıllardır Giresun deniz ve tatlısu kaynaklarında yaptığı araştırmalardan da edindiği tecrübenin bu araştırma ile doğrulandığı bir diğer bilgiyi şu şekilde ifade etti: “Derelerimiz olarak ifade ettiğimiz akarsularımızın denizle buluştukları noktalardaki plastik kirliliği de oldukça dikkate değerdi. Bu durumun yıllardır dere yataklarının yöre halkı tarafından çöplerin atıldığı alan olarak benimsenmesinin bir ürünü olduğu ve bunun da mutlak suretle değişmesi gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, akarsu ve denizlerimizin de belli bir taşıma ve bertaraf kapasitesi vardır, üstelik kirletici olarak ifade ettiğimizi zararlı maddelerin mutlak suretle ekosisteme zararı vardır. Bu zarar kısa vadede olmasa bile, uzun vadede mutlak suretle bize yansır.” Doç. Akkan YÖK tarafından Sürdürülebilir Su Kaynakları Yönetimi başlıklı öncelikli alanda koordine ettiği Doktora araştırmalarında da maalesef Giresunumuzun tatlısu kaynaklarının yakın gelecekte bu tarz acılara gebe olduğu izlenimlerini ön gördüğünü ifade etmiştir.

TEMA Vakfı Giresun İl Temsilcisi olarak göreve başladığı günden beri başta Şebinkarahisar’daki maden faciası olmak üzere, Espiye, Doğankent ve Çanakçı ilçelerindeki sorunların yeterince Giresunumuzun doğal varlıklarına zarar vermeye yönelik olduğunu ifade eden Doç. Akkan, “yeşiliyle mavisiyle turistik faaliyetleriyle ön plana çıkması gereken bu nadide güzelliğin, insan faaliyetlerinden dolayı aldığı zararlara artık dur denmesi gerektiğini” ifade etmektedir. Giresunumuzdaki madenciliğe değinen Akkan; süreçlerin işletilmesinde ilgili merciler tarafından verilen “ÇED gerekli değildir kararlarının” dikkat çektiğini ifade etmiştir. Giresunun sahip olduğu doğal güzelliğin ve doğal kaynakların gelecek nesillere bırakılması gereken en önemli mirasların başında geldiğine değinen Akkan, “hem STK hem de Üniversite olarak bu konuda gerekli tecrübe ve yönlendirme alt yapısına sahip bir çok öğretim üyesinin olduğunu, tek eksik noktanın ise yeşil ekonomi, yeşil ürün ve yeşil sürdürülebilir odaklı yerel yönetim anlayışının arttırılması gerektiğini ifade etmektedir”