Keskin, genel bir değerlendirme yaparak, “Fındık fiyatını düşürmek için her yıl “rekolte yüksek” denir ve fiyatının düşeceği fısıldanarak üreticinin fiyat beklentisi aşağı çekilirdi. Bu yıl yeni bir yalan devreye girdi. Önce uluslararası piyasalarda fındığın 3 dolardan satıldığını ve açıklanacak fındık fiyatının 3 dolar olması fısıldandı. Sonrada Cumhurbaşkanı Erdoğan “fındığın fiyatını 3 doların üzerine çıkardık diyerek (3 dolara denk gelen) 54 TL’yi açıkladı. Oysaki bugün yüksek bir artış gibi, duyurulan fındık fiyatı dolar bazında geçen yılın bile altında kalmıştır. Geçtiğimiz 26,5 TL olarak açıklanan fındık fiyatı 3,5 dolara denk gelirken, bu yıl 3 dolara denk açıklanan fiyat geçen yılın gerisindedir. Artan enflasyona bağlı yükselen maliyete ek olarak, ekipmanların amortismanı ve insanca yaşamak ve için gereken kar payı vb. üzerinden değil de tekellerin fındığı kaçtan aldığı üzerinden açıklanan fındık fiyatıyla AKP kimin iktidarı olduğunu ortaya koymuştur.
Dünyanın en büyük çikolata üreticisi ülkeleri başta ABD (% 35), Almanya, İsviçre ve Belçika yani kuzey Avrupa’dır (%30) ama bunların hiç birinde ne kakao ne de fındık üretimi yapılmaktadır. Kakao üreticisi ülkelerin yoksulları gibi Karadeniz’de fındık üreticisi de artan maliyetler ve geleceksizlikle boğuşurken fındık ve çikolata tekelleri karlarına kar katmaktadır. İlaç, gübre, akaryakıt hepsinin dolar bazında ve dolara endeksli olarak fiyat artarken 15 yıldır fındık ihracat gelirinin hep 2-2,5 milyar dolar da kalmasının sebebi çok açıktır. AKP iktidarı fındık üreticileri için değil, tarım ve gıda tekelleri için çalışmaktadır.” dedi.
“Erdoğan’ın açıkladığı “ortalama fiyat” pek çok soruyu da akıllara getirmektedir”
Fındık alım politikasına da değinen Keskin, “Her yıl Levant kalite fındık için ayrı Giresun kalite fındık için ayrı açıklanan fiyat yerine, bu yıl ortalama fiyat açıklandı. TMO hangi fındığı kaçtan alacaktır? Ortalama fiyat neyi kapsamaktadır? Destekler de bu fiyatın içine mi alınmıştır? Fındık üreticisi yılı zorlukla ve borçla geçirmiştir, fındığını hemen ve açıklanan fiyata satmak isteyecektir. TMO’nun ileriki tarihlere gün vererek, fındık alımı yaptığı randevu sistemi fındık üreticisini tüccarlara mecbur bırakmaktadır. Fındık tekelleri ve tüccarlar açıklanan fiyatın altında fiyat vererek fındığı alma yoluna gitmektedirler. TMO, fındık üreticisini tüccarlara mecbur bırakmadan fındık alacak mıdır?
Fındık rekoltesi üzerinden üretici köylünün fındığının fiyatının baskılanmasına son verilmelidir. Dünya üretimin % 70’ini ürettiğimiz ve aslında tek belirleyici olduğumuz fındığın fiyatının aracını ve ihracatçının insafına bırakılamaz. İhracat geliri fındığın fiyatıyla doğrudan orantılıdır. O nedenle de fındığın fiyatı uluslararası tekeller ve yerli işbirlikçileri tarafından değil fındık üreticileri tarafından belirlenmelidir. Fındık fiyatı maliyet, insanca yaşamı sağlayacak yıllık enflasyon farkı, kullanılan makine ve ekipmanların amortismanı, bahçelerin yıpranma payı ve refahı sağlayacak kar payı üzerinden hesaplanmalıdır. TMO bu göstergeler üzerinden randevu adı altında kota ve kontenjan uygulamadan fındık getiren her fındık üreticisinin fındığını almalıdır.” dedi.
“Emek Partisi olarak fındık üreticilerini, bu emek düşmanlığı karşısında birlik olmaya çağırıyoruz”
Fiyat açıklansa da sesimizi yükseltelim çağrısı yapan Keskin, “Dur bakalım ne olacak diyerek fındığa ve emeğimize sahip çıkamayız. Fındık üreticisi bunu 2006 yılında büyük fındık mitinginde görmüş ve yaşamıştır. Miting sonrası Erdoğan 2 TL olan fındık fiyatını 4 TL’ye çıkarmak zorunda kalmış ve TMO’nun fındık alacağını açıklamıştır. Bu gün fındığa maliyetine yakın fiyat veriliyorsa bunun sebebi fındık üreticilerinin birleşerek örgütlü davranmamaları nedeniyledir. O nedenle fındığımıza ve emeğimize sahip çıkmak için birleşmeye çağırıyoruz. Sermaye işbirlikçisi partilerden fındık üreticisi ve ülke tarımı için beklentiye girmek yerine kendi geleceğimize, suyumuza, toprağımıza, emeğimize ve ürünümüze sahip çıkmak üzere örgütlenmeye çağırıyoruz.” dedi.