Almayanda yıllarca çalıştıktan sonra kendini memleketinde hayır işlerine adadığını anlatan Öztürk, “Amacım becerimin olduğu ahşap işçiliğini birilerine öğretebilmenin yanı sıra baba mesleğini de sürdürmektir. Aslında bu atölyeyi ağabeyim yapıyordu. Ancak ağabeyim de atölyeyi kapatıp bu mesleği bıraktı. Ben de Almanya’dan kesin dönüş yaptıktan sonra ben hobi olarak devraldım. Yaklaşık 20 yılı aşkın süredir de sürdürüyorum. Bu süre içerisinde yaptığım en iyi şey camilere mihrap, rahle, kürsü ve minber yapıyorum. Bütün bunları ücretsiz hayır için yapıyorum. Bazen malzemesi çok para tutan işlerde sadece malzeme ücreti karşılanıyor o kadar. Sıhhatim yerinde, olduğu sürece camilerimizin, türbelerimizin ahşap işlerini yapmaya çalışacağım. Şuana kadar ilçemizin köy ve mahallelerinde neredeyse bütün camilerine gönüllü olarak bir şeyler yapmaya çalıştım ve devam edeceğim. Hatta sadece ilçemize, ilimize değil Türkiye’nin birçok ilindeki camilere rahle yapıp ücretsiz gönderdim” dedi.
Günümüzde çırak bulamamaktan da yakınan ahşap ustası Öztürk, “Benim amacım bir tarafta hayır işlemek ama diğer taraftan da ardımda bir çırak yetiştirmektir. Bun de olmasam bu atölyenin kapısına kilit vurulacaktır. İstiyorum ki bir çırak yetişsin ve her geçen gün önemi giderek artan ahşap zanaatını birileri öğrensin. Ancak maalesef yetiştireceğimiz çırak yok. Hatta ilçe kaymakamlığı yanımda yetiştireceğim bir çırağın hem maaşını hem de sigortasını ödeyecekti. Buna rağmen işi öğrenecek çırak bulamadık" diye konuştu.